bilgi@psikodramamerkezi.com

Fikir Sofrası

logologo
  • Temas
  • Ana Sayfa
  • Biz Kimiz
  • Psikodrama
    • Bunu Yapabiliriz
    • Temas Önerileri
  • Blog
    • Psikodramayı Kuş Bakışı Görmek
      • Dünya Sahnesi, Psikodrama Sahnesi, Minyatür Sahne
      • Hayal gücü ve Nesneler
      • Tanımak – Anlamak
      • Değişim
      • Sonuç
    • Psikodrama Deneyimleri
      • Giriş
        • Gruba Hazırlanırken…
        • Grup Odası
        • Durum Olduğu Gibi; Burada ve Şimdi
        • Hareket ve Konuşma, İfadede İş Birliği ve Kombinasyon
        • Nehir Ve Döngü
        • Olmak Ve Dönüşmek
        • Olmak Ve Dönüşmek 2
        • Yönlerim
        • Kişisel Güç
        • Şimdi Farkındayım
        • Ömer Not Alır
        • Farkındalıkla İlgili Bir Seminer Hazırlarken
        • Çatışma
        • Çatışma 2
        • Korku Ve Cesaret
        • Yargıçlar
        • Kanun Yapanlar
        • Eylemciler
  • Atölyelerimiz
    • Sayın Başım
    • Haiku Atölyesi
    • Haiku Örnekleri
  • Bize Ulaşın
  • Temas
  • Ana Sayfa
  • Biz Kimiz
  • Psikodrama
    • Bunu Yapabiliriz
    • Temas Önerileri
  • Blog
    • Psikodramayı Kuş Bakışı Görmek
      • Dünya Sahnesi, Psikodrama Sahnesi, Minyatür Sahne
      • Hayal gücü ve Nesneler
      • Tanımak – Anlamak
      • Değişim
      • Sonuç
    • Psikodrama Deneyimleri
      • Giriş
        • Gruba Hazırlanırken…
        • Grup Odası
        • Durum Olduğu Gibi; Burada ve Şimdi
        • Hareket ve Konuşma, İfadede İş Birliği ve Kombinasyon
        • Nehir Ve Döngü
        • Olmak Ve Dönüşmek
        • Olmak Ve Dönüşmek 2
        • Yönlerim
        • Kişisel Güç
        • Şimdi Farkındayım
        • Ömer Not Alır
        • Farkındalıkla İlgili Bir Seminer Hazırlarken
        • Çatışma
        • Çatışma 2
        • Korku Ve Cesaret
        • Yargıçlar
        • Kanun Yapanlar
        • Eylemciler
  • Atölyelerimiz
    • Sayın Başım
    • Haiku Atölyesi
    • Haiku Örnekleri
  • Bize Ulaşın

PSİKODRAMA DENEYİMLERİ

 

 

Giriş

Kapı zili çalar.  Enstrümanlarıyla birer birer gelirler. Küçük mutfakta bir fincan çay için hala bol zaman vardır. Çoğu uygulama odasına geçer, yerleşir, enstrümanlarını kutusundan çıkarır ve akort etmeye başlar. O gürültüde bunu yapmak hiç kolay bir iş değildir; kimisi sohbet eder, kimisi bir ezgi parçası çalar, kimi son deneyimlerini yorumlar. Bir başkası fıkralar anlatır ya da bir grup bu sefer ne çalacağını tahmin etmeye çalışır. Ama yavaş yavaş sessizleşir, dikkatlerini toplar ve yönetmeni beklemeye başlarlar.

 

Zil çalar. Yakın ya da uzak, farklı yerlerden gelen bu kişiler pek tanımadıkları diğerleri ile tanışmak için ailelerini, arkadaşlarını, işlerini geride bırakıp gelmiştir. Daha önce sadece bir kez karşılaşmışlardır. Arkadaşlarından psikodrama hakkında bir şeyler duymuş, internette ya da bir kitapevinde ufak tefek bilgi toplamışlardır. İlgilerini çekmiştir. Psikodrama onlara hayatlarındaki bazı meselelerle bir şekilde başa çıkabileceklerini söylemiştir. Değişim getirip, hayata devam edebileceklerine dair güvenilir ve hatta heyecan verici bir yol göstereceğine dair söz vermiştir. Birisi onların zihinlerinin derinliklerine girebilse, orada türlü türlü dengesizlik, düzensizlik, aşırılık ya da eksiklik, boğucu alışkanlıkların çarkından kurtulmaya yönelik bir ümit, anlam arayışı, çözüm bekleyen eski ve yeni sorunlar, sonuçlanmayan çatışmalar ve en az diğerleri kadar önemli olan, bir gruba ait olma özlemi bulma ihtimali çok yüksektir. Henüz yöntem hakkında pek bir şey bilmiyorlardı ama bir şey gayet çekici ve umut vericiydi. Sıkıcı olmayacağına emindiler. Sadece oturup, konuşup, sorunlarını tekrar dile getirip onları bir kez daha dinleyerek, pek sonuç alamayacaklarını biliyorlardı. Bu bir zaman kaybı olurdu. Sahnede eylem olacak ve herkes katılmaya teşvik edilecekti. Elbette tiyatro değildi, hayatlarındaki olayların canlandırılmasıydı.

Zil tekrar çalar. Başka bir odada yönetici, haydi ona Lale diyelim, pencereden dışarı bakıp, gökyüzünde yavaşça süzülen bulutları izlemektedir. Ama aklı başka yerdedir. Şu anda çay içmekte olan grubu yönetmeye hazırlanmaktadır. Onların sohbetlerini, ara sıra yükselen kahkahalarını, derinden gelen seslerini duyar. Ama dinlemez. Önündeki göreve ısınması gerekmektedir. Elbette eğitimi süresince edindiği bilgilere ve önceki gruplarla olan deneyimlerine güvenmektedir. Yine de her grup diğerlerinden o kadar farklıdır ki kendini yeni zorluklara adapte etmesi gerekecektir. Her şeye rağmen psikodramatik yönteme sıkı sıkı güvenmeyi öğrenmiştir.

Zihni şimdi farkındalığının seviyesini yükseltme çabasıyla meşgul. Her zamanki gibi vücuduyla başlıyor. “Ayaklarım yere sağlam basıyor mu, omurgam oldukça dik ama esnek mi, kürek kemiklerim nasıl, omuzlarım sağlam ama gerginlikten uzak mı? Karnımda, midemde, boğazımda sıkışma var mı?” Kendini tamamen uyanık ve hazır hissedene kadar bu şekilde tüm vücudunu inceliyor. Olması gereken az miktarda heyecan ve sahne korkusunun farkında. Onların varlığı yöneticiyi rahatsız etmiyor.

Kendi kendine konuşma alışkanlığı da edinmişti. Bu onun iç sesini susturmaya birebirdi. “Nefesim nasıl? Henüz yeterince eşit ve derin değil. Şimdi sadece kendin ol. Sen neysen osun ve sorun değil. Biraz daha sakin ol”. Burun delikleri birazcık seğiriyor. Tüm düşünceler daha sonra ele alınmak üzere bir kenara. “Anda kal, anda kal…” Aynı sporda olduğu gibi, omurgasını her yöne esnetiyor ve büküyor. Kollarını ritmik olarak sallıyor, bir melodi mırıldanmaya başlıyor. Bu onu gülümsetiyor. “İşe yarayacak, endişelenecek bir şey yok.” Tiyatrodaki gibi her şeyi unuttuğu bir zihinsel donukluk olamaz, unutabileceği bir metin ya da plan yok. Yapması gereken tek şey yeni bir durumla karşılaştığında spontanlığına ve yaratıcılığına güvenmesi.

Ne istediğini biliyor, kararlı. Bu grubun üyelerine hizmet etmek, kendilerine yardım etmelerine yardımcı olmak onun görevi. İhtiyaçlarının tam olarak farkında olmalarını ve bu ihtiyaçları karşılamak için olası yolları deneyimlemelerini ve denemelerini istiyor. Yaşadıkları zor durum ne olursa olsun onu keşfedip cevap bulmada başarılı olmalarını bekliyor. Hepsi farklı karakterlere sahip ama zamanla birçok şeyi arkadaşlarıyla paylaşabileceklerini fark edecekler. Bu onları bir grup yapacak ve birbirlerine güven ve itimat duymalarını sağlayacak.

Elbette Lale’nin de gruptan beklentileri var. Öncelikle iş birliği. Tekliflerine, müdahalelerine, spontanlığına ve yaratıcılığına güvenmelerini, yönetici olarak kendisini takip etmelerini istiyor. Yetkinliğinin tanınıp, kabul görmesini bekliyor.

Biraz daha yürüyor, oturmak istemiyor. Büyük ihtimalle hepsi geldi, şimdi kapının diğer tarafı daha sessiz.

Hemen kendine şunu hatırlatıyor: “Yorum yapmaktan kaçınmalı, hemen sonuca atlamamalıyım ve en çok da ön yargı ve genelleme tuzağına düşmemeliyim. Asla taraf tutmamalıyım. Hassas konuları, ne tercih ederek ne de dışlayarak, kendi kişisel konularım ile karıştırmamalıyım. Alçakgönüllülüğü elden bırakmamalıyım. Bu kişiler yaşantılarına dair ele aldıkları her konuyu benden çok daha fazla ve iyi biliyor çünkü bu onların günlük hayatı. Bilmediğimi kabullenmek aptal olduğum anlamına gelmez. Bu konuda sadece cahilim. Bu nedenle, özellikle bir kişinin zayıflığıyla ilgili bir konu çalışırken üstünlük göstermekten her ne pahasına olursa olsun kaçınmalıyım.”

Lale, Psikodrama yöneticiliği eğitimini birkaç yıl önce tamamladı. Şu ana kadar gruplar yönetti, deneyim kazandı. Kendine ait yöneticilik tarzını bulduğunu hissediyor.

Eğitim sürecinde kişisel sorunlarıyla yeterince ilgilendi, bu nedenle özel konularının yöneticiliğine müdahale etmeyeceğini biliyor. Farkındalık düzeyini grup üyelerinin düzeyinin çok üzerinde tutmak akıllıca olacaktır. Bu onun kişisel duygulara kapılmasını engelleyecek.

Gruba girmesine sadece birkaç dakika kaldı. Vücudunun tamamen hazır, uyanık ve esnek olduğunu, ayaklarının sıkıca yere bastığını hissediyor. Rahat hareket edebilecek mi? Tutumunu ve eylemlerini etkileyebilecek herhangi bir gerilim olup olmadığını dikkatle incelemekte.

Yine zihninde bu sinir bozucu sesler var, eski ahbaplar. Onları dinliyor ama sonra kararlı bir şekilde kendisini rahat bırakmalarını söylüyor. Ve artık Lale, sakin ve dingin.

Bir önceki grupta, sürekli tekrar eden düşüncelerle dolu bir kafese hapsolma tehlikesini deneyimlemişti. Zihninde eğitimli bir papağan sürüsünün kendisine “Acınacak durumdasın,”, “Hilekarsın,”, “Yeterince yetkin değilsin,”, “Saçmalıyorsun,”, “Asla başaramayacaksın,” gibi daha nice sözler söylediğini ve bu sözlerin etkisini bizzat yaşadığını çok iyi hatırlamakta. “Fakat…” diyerek biraz direnç gösterecek olsa da aniden sözü kesilmişti: “Sadece yeterince iyi değilsin.”

Paniğe kapılmak üzereyken, tek çıkış yolunu bulmuştu. Açık bir iç görü ona şans getirdi. Farkındalığı fark etti. İçinde olduğumuz anda, burada ve şimdi kaygı olmaz. Ne olabileceği, olması gerektiği veya daha önce ne olduğu konusunda herhangi bir endişe şimdi ve burada olan zihinde barınamaz. Sadece bedeni, duyuları ve nefesi var. Hareketsizce oturup ve düzenli nefes aldığında, tehdit edici düşünceler dağıldı ve papağanlar ortadan kayboldu.

Ve sessiz konsantrasyon devreye girdi. Beden ve zihin uyanık ve hazırdı. Avlanmaya hazırlanan bir kedi rolüne girerek papağanların zihninden uzaklaşmasını sağlamıştı. Spontanlık, yaratıcılık ve doğaçlama için bir alan açılmıştı. Çünkü aslında hiçbir plan gerekmiyordu. Bir amaç tanımlamasına ya da çalışmanın sonunda elde edilecek kesin bir sonuca ihtiyaç yoktu. Bunların yerini merak ve oynamaya hazır bulunuşluk aldı. O zaman düzgün ve tamamen ısındığını ve hazır olduğunu fark etti. Kaygısız, oyuncu bir ruh haline bürünmüş, hiçbir şüpheye yer kalmamıştı. Üretken bir heyecan, zevk, macera duygusu ortaya çıkmıştı. Kendini bir melodi mırıldanarak dans ederken hayal etti.

Şimdi yıllar sonra bu olayın hatırasını bir hazine gibi koruyor. O günden beri bu anısı Lale’ye değerli bir kılavuz olarak hizmet etmeye devam etti. Birinci Ders: Oyun oynamamak bir hatadır. Bunun dışında hiçbir şey hata sayılmaz.

Ve yakın zamanda revize edilmiş, yenilenmiş pırıl pırıl, kullanıma hazır psikodrama teknikleriyle dolu alet kutusunu da unutmamak gerek. Verimliliklerini biliyor ve onlara güvenebileceğinden emin.

Artık tamamen kendisi olarak, algısı açık bir zihinle ve yüzünde bir gülümsemeyle, “Gülnihal” melodisini mırıldanarak grup odasının kapısını açar. Oyun oynama gücünü kendinde hissetmektedir.

 

Devamı Gelir…

© 2025 Fikir Sofrası.  Tüm Hakları Saklıdır.

Kullanım Koşulları